Yağmurun Kaderi
Gül anne artık dul bir kadındı. Kocasını kaybettikten sonra, bu çilesi bitmeyen dünyada, kızı Yağmurla ortada kalmıştı.Gül anne kız kardeşine sığındı.Kız kardeşinin kocası onları pek istemiyordu. Çünkü; zaten o kendi ailesini zor geçindiriyordu.Bu arada da Hüseyin Gül anneye sarkıntılık ediyordu. Gül annede kardeşini üzmemek için söylemiyordu.Bir gün Aliye ekmek almaya gitmişti.Hüseyin de o gün erken gelmişti eve. Fırsattan istiva de etmek isteyen Hüseyin:
Hüseyin_ Gül biliyor musun sen Aliye den daha güzelsin. Seni çok arzuluyorum. Gel beni reddetme Aliye ’ nin haberi bile olmaz.
Gül anne_ Hüseyin aklını başına al.Ne dediğini kulağın duyuyor mu senin. Bir daha böyle şeyler söyleme. Bak şimdilik Aliye ye söylemiyorum ama... dedi ve odadan çıktı gül anne. Yağmur un yanına gidip onunla ilgilenmeye başlamıştı ki Aliye gelmişti.Hiçbir şey sezdirmemişti ikisi de. Bu arada, aradan bir ay geçmişti. Mahallede Gül anneyi görüp beğenen dul birisi vardı. Gelip Gül anneyle evlenmek istediğini beyan etti. Mahmut beyin babadan kalma bir konak ve birde bakkalı vardı. Bir kere evlenmiş fakat, karısını trafik kazasında kaybetmişti.Gül anne bu evliliğe olumlu bakıyordu. Başka ç****i de yoktu.
Bir hafta sonu olmuştu düğünleri öyle pek şamatalı bir düğün değildi sadeydi ve konuklarda azdı.
Yağmurun o konaktaki ızdırabı başlayacaktı.
Gül anne ve yağmur konağa taşınmışlardı. Yağmur o sıralar 8 yaşına girmişti ve okula başlayacaktı. Mahmut babası onu mahalle okuluna yazdırdı. Yağmur sınıfın en çalışkanıydı. Yağmur diplomasını aldığında çok mutluydu. Çünkü, okul birincisi seçilmişti. Mahmut babası artık onun için para harcamak istemiyordu. Çünkü, geçen beş yıl içinde 2 çocuğu olmuştu ilk önce Taner doğmuştu. Taner 4 yaşındayken de yaprak doğmuştu. Yağmur ilk okulu bitirdiğinde yaprak 1 yaşını bitirmişti. Yağmur ise 12 yaşındaydı.Gül annesinin ısrarlarıyla Yağmuru orta okula yazdırmışlardı. Yağmur çok mutluydu. O büyüyünce öğretmen olmak istiyordu. Artık Mahmut babası Yağmuru sudan sebeplerle dövüyordu eli yüzü kan içinde kalıyordu. Yağmur, 9. sınıfa geçtiğinde Mahmut babası onu okuldan almıştı. Gül annesi çok üzülüyordu. Ama Yağmur annesini üzmemek için iyi oldu diyordu.
Gül anne_Kızım ne olur beni affet. Buna engel olamadım. Sen öğretmen olacaktın. Kızım canım kızım.
Yağmur, annesinin ağzını kapatarak..
Yağmur_Sus, böyle söyleme anne. Demek ki böylesi daha iyiymiş Allah böyle istemiş. Sen üzülme anne bak ben üzülüyor muyum.
Bu arada ikisinin de gözlerinden yaşlar süzülüyordu.
Ertesi gün Gül anne kocası Mahmut’a yemek götürmek için evden çıktı. Sonra annesinden bir daha haber alamadılar.
Mahmut babası artık Yağmuru her gün dövüyor, dövüyor dövüyordu. Artık komşularda müdahale edemiyorlardı.Yağmur Mahmut babasının evde olmadığı bir saatte pılını pırtını toplayıp evden çıktı. Bir daha geri dönmeyecekti. Akrabalarından tek bildiği gerçek babasının babası olan rahmetli dedesiydi.Yağmur köyüne gidecekti. Annesinin söylediğine göre zaten Yağmur köyde doğmuştu. Cebinde köyüne giden otobüse verecek kadar bile para yoktu.Ama otobüs şoförü Allah tan iyiydi ki para almadan onu köye götürdü. Yağmur köye gittiğinde çok şaşırmıştı. Çünkü evin çatısı çökmüştü.Oturulacak gibi değildi. Fakat, o kararlıydı o cehennem konağa geri dönmeyecekti. Çünkü, artık acı çekmek istemiyordu. O kararlıydı yeni bir hayata başlayacaktı. Ama zor olur, ama kolay olur. Dayanacaktı Yağmur dayanacaktı.
Derken yavaş, yavaş kendince evi yapmaya başladı. Köy halkı da ona yardım etti.
Aradan 1 ay geçmişti. Artık başını sokacak bir evi vardı. Dedesinin tarlalarını ekmeye başladı yavaştan , yavaştan. Yağmur geceleri, evde tek başına olduğu için korkuyordu, bu yalnızlıktan gelen bir korkuydu.
Yağmuru bekleyen büyük bir sürpriz vardı.Bunu hissede biliyordu.Ama ne olduğunu çözemiyordu.Yağmur geceyi bu düşüncelerle geçirdikten sonra güneşin ilk ışığıyla kirli çamaşırlarını yıkadı ve güneşte ısınması için kovaya su koydu. Tarladan döndükten sonra yıkanmak içindi bu hazırlık.Derken Yağmur tarlaya doğru yol aldı.Neden olduğunu bilmediği bir mutluluk vardı gözlerinde.
Yağmur tarlada iken müthiş bir şey olmuştu.Annesi gelmişti köye. Annesi Yağmurun burada olduğunu bilmiyordu. Ama Gül anne köydeki evi görünce çok şaşırmıştı. Çünkü evin yıkık olduğunu sanıyordu. Gül anne havluda çamaşır serili olduğunu gördü birde kovadaki suyu gördü. Çok şaşkındı.Gül anne hala kızının burada yaşadığını aklına getiremiyordu bile.Gül anne burada kimin yaşadığını öyle merak ediyordu ki. Gül anne evde yaşayan kişiyi beklemeye karar verdi.Derken aksam oldu hava henüz kararmaya yüz tutmuştu. Gül anne kendinden geçmiş ve uyuya kalmıştı. Yağmurda kapıda belirmişti. O da nesi acaba rüya mı görüyordu.Annesini öyle özlemişti ki bu bir hülya mıydı acaba. Daha sonra anne diye haykırmaya başladı Yağmur.Gül anne bu sesin kimin olduğunu biliyordu. Bu kızının sesiydi. Yağmur annesinin önünde bir anda peydah olu verdi.İkisinin de gözlerinden derya gibi göz yaşı akıyordu. Mutluluk göz yaşlarıydı bu.
Artık Yağmurla , Gül anneyi bir süre de olsa mutlu günler bekliyordu.Ama siyah bulutlar onları izlemeye devam edecekti.Derken günler öyle geçip giderken Yağmur un üvey kardeşleri köye gelmişlerdi. Evet bunlar Taner ve Yapraktan başkaları değildi. Onlar olacak bir felaketi önlemeye gelmişlerdi. Mahmut Gül anneyle, Yağmur un köyde yaşadıklarını öğrenmişti ve köye gelip ikisine de eziyet etmeyi planlıyormuş. Üvey kardeşlerinin hoşlarına gitmeyen bir durumdu bu ve Gül anneyle Yağmurun bunu hak etmediklerini düşünerek onlara haber vermeye gelmişlerdi köye. Gül anneyle Yağmur da bir plan yapmaya başladılar. Onlarda Mahmut gelene kadar karşı komşularında kalacaklardı. Mahmut burada yaşayan var mı diye sorarlarsa da yok denecekti. Mahmut u böylelikle başlarından salacaklardı.İyi de bir plandı bu. İşlerine de yarayacaktı doğrusu.
Gül anneyle yağmur bir an önce evi boşaltmaya başladılar. Perdeleri çıkardılar,dışarıdaki güğümleri, kazanları her şeyi karşı komşularına taşıdılar.Ev eski haline döndü.Sanki kimse oturmuyormuş gibi oldu.Tüm köylüler de görevini biliyorlardı.Öyle birisi gelmedi, Yaprak diye birini tanımıyoruz denecekti.Gül anneyle yaprak karşı komşularına taşınırlarken Mahmut da onları oradan getireceğim diye çok mutluydu.Ama bu mutluluk boşunaydı.Derken sabah oldu Mahmut erkenden çıkmıştı yola Mahmut çok sabırsızlanmıştı.Sonunda gelmişti köye.Eve geldiğinde çok şaşırmıştı. Gül anneyle yağmurun orada oturduğunu sanıyordu.Evin boş olduğunu görünce Mahmut çok şaşırmıştı.Yağmurla Gül anne Mahmut un tavrını çok merak ediyordu.Evet Gül anne ve Yağmurun düşündüğü gibi oldu ve çevredeki insanlara sormaya başladı Mahmut. Sonunda ümidini kesti ve köyü terk etti.
Gül anneyle Yağmur evi tekrar taşıdılar ve mutlu bir hayat sürmek ümidiyle hayatlarına devam ettiler. Ama engellenmesi zor bir durumla karşılaşacaklarını kimse bilmiyordu.
Yağmur çok mutluydu. Olması gereken durumda zaten bundan ibaretti.
Bu gün tarlaya gitmeyeceklerdi. Çünkü, bu günü tatil olarak değerlendireceklerdi. Dinlenmiş olacaklardı ana ile kız. Yağmur çayı koymuştu. Daha sonra annesiyle bahçede sohbete dalmışlardı. Annesi kızına dönerek şöyle dedi:
-Kızım istersen arkadaşınla annesini de çağır.
Yağmur koşarak çıkmıştı evden birazda orada oyalanacaktı. Bu arada Gül anne kaynayan suya çay atmak için yöneldi.Mutfağa girdiğinde ocağın sönük olduğunu gördü ve eline kibriti alarak, hayatının sonuna geldiğinden habersiz kibriti çaktı ve açık kalan tüpün gazı etrafa yayılmıştı. Kibriti çakmasıyla o büyük patlamanın olması bir oldu. Artık her şey için çok geçti.Gül annenin parçalarını dahi bulmak imkansızdı. Yağmur sesi duyduğunda merakla nereden geldiğini anlamaya çalıştı. Adımlarını attıkça kendi evlerinin yandığını gördü. Yağmur koşarak eve girmeye çalıştı fakat komşuları onu engelledi.Yağmur yıkılmıştı artık annesi de yoktu ne yapacaktı yapayalnız.Derken cenazesi kalktı. Yağmur çok kötüydü. Evi yandığı için bir süre komşuda kaldı.Komşu bir gün bakar iki gün bakar sonrasında onlarda artık hadi der yani Yağmurda bunları bildiği ve daha önceden de benzerlerini yaşadığı için şimdi ne yapacağına daha iyi karar verecekti.Şehre gitmek istemiyordu. Korkuyor hem de çok korkuyordu. Köyde ırgat olarak çalışmaya, birikim yapmaya çalışıyordu. Bu arada yağmur şiir yazmaya başlamıştı gerçektende güzel şeyler yazıyordu. Kim bilir belki bir gün işe yarayacaktı.Şöyle böyle evi yapmaya yaptırmaya başladı.
Aradan 6 ay geçti acısı yine hala çok tazeydi ama bir şeyler rayına oturmuştu artık. Buruk bir mutluluk vardı içinde.